Somebody Something, Same Body Same Thing
19 Haziran 2011 Pazar
Ne Olacak Bu Cimbom'un Hali?
Bir şeyler yapılmaya çalışılıyor şu sıralar. Basket takımı play-off finallerine çıktı 26 yıl sonra. Güzel de performans sergiledi ama basketbolda Türkiye'nin en iyi takımına yenildi. Preston Shumpert, Tutku Açık, Jerry Johnson gibi yıldızlar iyi iş yapsalar da yeterli olmadı. Çok bile direndik. Fenerbahçe Ülker'de Ömer Onan, Šarunas Jasikevicius, Sean May, Marko Tomas, Emir Preldzic gibi yıldızlar kalitelerini ortaya koydu. Ancak çaba takdir edildi. Bir kere yaptık ya arkası gelir onun. Umarım yani. Avrupa zaferlerimize benzeyecekse gerisini beklemeye gerek yok hiç. Her neyse. Aferin Potanın Aslanlarına ve aferin Oktay Mahmuti'ye.
Futbolda da yenilik dönemine girildi. 3. Fatih Terim dönemi takımın çehresini değiştirecek, bu kesin. 2. gelişindeki gibi kadro da yönetim de dandik değil. Daha iyi iş yapar gibi geliyor. Ancak, yeni takım kuralım kan gelsin can gelsin diye elde olanları patır patır gönderip yerine ne iş yapacağı belli olmayan adamlar alınacaksa eldekiler neden gönderiliyor o zaman? Zaten hali hazırda takımı tanıyan adamı gönderip bir de aynı kalitede ve üzerine yabancılık sıkıntısı çekecek bir adamın gelmesi saçma olur.
Örneğin adı geçen Tomas Ujfalusi. Lucas Neill ayarında olduğunu söyleyemem. Daha düşüşte olan bir oyuncu. Hırsları benziyor da diyemem çünkü Ujfalusi'ninki daha çok hırçınlığa dönük. Yetenek olarak bakarsak da Neill daha çok bölgede yer alabilme yeteneğine sahipti. Gönderildi, ve yerine yaşı aynı ancak özellikleri daha düşük birisi geliyor (doğruysa tabi). İlk hata bu olur. Barış Özbek'in gönderilip yerine Selçuk İnan'ın alınması ise başarıdır. Artıdır. Selçuk İnan, Türkiye'de kafasını kaldırmadan araya ince pas atabilen yegane Türk oyuncudur. Barış Özbek ise hırsı sayesinde Galatasaray'da oynayabilmiş, ancak devamlılık sağlayamadığı için genellikle yedek beklemiştir. Ceyhun Gülselam da iş yapar, hem stoper hem ön libero olarak oynayabiliyor. Uzaktan şut çeken adama ihtiyacımız vardı. Selçuk da Ceyhun da bu işte çok başarılı. Bu açıdan çok iyi oldu. Jose Antonio Reyes ve Diego Forlan isimleri ise beni korkutuyor. Tomas Ujfalusi'yi de sayacak olursak, ve bu transferler gerçekleşirse Arda Turan'ı aylardır isteyen Atletico Madrid, Arda'yı alamamakla kalmayıp üzerine üç tane de oyuncusunu bize kaptırmış olacak. Onlar için çok üzücü saçma karışık duygular yaşatıcı şeyler bunlar. Ha ama gelirlerse kesinlikle renk katarlar lige. Takıma da ivme kazandırırlar. Diego Forlan, Manchester United'daki dönemlerinde çok parlak bir oyuncu değilken, Atletico Madrid'de oynamaya başladığından beri hem kendi milli takımı ile hem Madrid temsilcisi ile müthiş maçlar çıkarmış ve kalitesini göstermiştir. 2010 Dünya Kupası'nda Luis Suarez ile birlikte takımı sırtlayan iki isimden biri olmuştur.
Sözün özü mü? Ünal Aysal başkanlığa bir geldi pir geldi. Ceyhun ve Selçuk için daha önceden anlaşılan isimler, henüz onun bir icraatı yok deniyor. O da bu iddiaları bu üç süper yıldız ile noktalayacak gibi gözüküyor. Her şey hayrımıza olur inşallah. Yeterince kötü bir sezonun ardından bizim de yüzümüz gülsün artık.
18 Haziran 2011 Cumartesi
Yoz Geldi Her Gece Kulüpte Yine Yoz Geldi Vur Şişenin Dibine
Malumunuz bir önceki yazımda bahsettiğim gibi yaz gelmemiş olsa da okullar vesaire kapandı tatil sezonu başladı. Tatile gidenler gitti gidemeyenler kaldı sap gibi. Tatile giden de gitmeyen de yazı fırsat bilip gece kulüplerine akmak istiyor, akanı var kokanı var. Eğlenmek de bilinmesi gereken bir icraattir arkadaş. Eğlenmesini de bileceksin. İnsan nasıl parası var diye o kadar zevkli de ilan edilmiyorsa, en güzel gece kulübüne gittiğinde eğlenemeyen insanlar da var. Olabilir. "Bilmiyorsan gitme be!" de denmez. Gidene kapıda kültür sormuyorlar.
-Eğlenmesini biliyor musunuz?
*Hehehe size ne ki parasını verdim giricem.
-Ha olmaz öyle.
*E napmamız lazım?
-Şuraya geçin siz, 20 soruluk test var. Çözün onları. 2 yanlış bir doğruyu götürecek. Süreniz 5 dakika.
*N-nasıl ya? Çalışmadık ama biz.
-Seneye tekrar girersiniz o zaman.
*Hö?
Kelime anlamı ile "yoz"; yozlaşmış kimse demek. Amma açıklama yaptım ha. Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan anlamına geliyor. Ama benim kullanmak istediğim anlamı; basit, adi, sıradan, bayağı, amiyane, banal. Yozluk parayla değil. Herkes yoz olabilir. Ha ama paralı yozlar en fenaları. Diğerine görmemiş etmemiş dersin geçersin. Bunun hem görmemiş hem de paralı olanı var ki en fenası. "Sonradan görme" diye tabir edilen bu cins bulup bulabileceğiniz en fenası. Zevksiz olacağı için parasını, parası olmayan bir insanın bile yatırmayacağı şeylere yatırır. Paranın verdiği güç(!) ile sağa sola saldırır. Abartı hareketler sergiler. Malıyla övünür. Hayatta başka övüneceği herhangi bir şey olmadığı için tek övünç kaynağı odur çünkü. Geldiği gibi gidebileceğini, baki olmadığını da bilmez doğal olarak. Zenginliğin vermiş olduğu asalet ile görgü ile (para falan övmüyorum da yetişilen çevre açısından gayet elit bir çevre olur genellikle) büyüyen insanların yanında o kadar sırıtır ki beyazlar içindeki tek siyah olarak göze çarpabilir.
Başka çeşit yozlar da hem alt tabakadan gelip üste yerleşme çabasına giren, hem de üste girerken altta sahip olamadığı şeylere üstte sahip olunca sürekli dilinden düşürmeme durumu var. İki gıdım yabancı dil bilgileriyle sürekli araya yanlış yanlış telaffuzlarla sokuştururlar. Bir şeyi biliyor gibi boş boş konuşup aslında ne kadar bilmediklerini gösterirler.
-Messi süper oynadı akşam ya
*Hehehe evet 20 sayı attı di mi? Ben Amerika'dayken izlemiştim onu. Harika bi' wonderkid. Megnifisant top çeviriyo.
-Messi futbolcu.
*Hıı.
Yaptıkları bir işle o kadar övünürler ki, anlatırken dünyayı kurtarmak bir yana, güneşteki patlamaları sol eliyle önlerken sağ ayağıyla da ekseni kayan Plüton'u Güneş Sistemi'ne sokmaya çalışmış sanki. Öyle bir övme, öyle bir böbürlenme. Bir de takdir beklerler. Takdir görmeyince, kendi yeterince takdir ediyor kendisini zaten, sizi ezerler. Kırk yılda bir iş başarmışlardır ve bunu her detayıyla anlatırlar. Sizi dinlemezler, sallamazsınız, devam ederler. Her yerde kendini belli eden yoz, aslında statü aratmaksızın yozdur. Anahtar kelimeleri veriyorum: eşek, altın, semer.
Sözün özü mü? Bu "yoz"lar hiç gitmemişti. Benim aklıma sadece kelime oyunlu başlık geldi. Çok yaşa Ege Çubukçu.
Öperim, görüşürüz.
-Eğlenmesini biliyor musunuz?
*Hehehe size ne ki parasını verdim giricem.
-Ha olmaz öyle.
*E napmamız lazım?
-Şuraya geçin siz, 20 soruluk test var. Çözün onları. 2 yanlış bir doğruyu götürecek. Süreniz 5 dakika.
*N-nasıl ya? Çalışmadık ama biz.
-Seneye tekrar girersiniz o zaman.
*Hö?
Kelime anlamı ile "yoz"; yozlaşmış kimse demek. Amma açıklama yaptım ha. Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan anlamına geliyor. Ama benim kullanmak istediğim anlamı; basit, adi, sıradan, bayağı, amiyane, banal. Yozluk parayla değil. Herkes yoz olabilir. Ha ama paralı yozlar en fenaları. Diğerine görmemiş etmemiş dersin geçersin. Bunun hem görmemiş hem de paralı olanı var ki en fenası. "Sonradan görme" diye tabir edilen bu cins bulup bulabileceğiniz en fenası. Zevksiz olacağı için parasını, parası olmayan bir insanın bile yatırmayacağı şeylere yatırır. Paranın verdiği güç(!) ile sağa sola saldırır. Abartı hareketler sergiler. Malıyla övünür. Hayatta başka övüneceği herhangi bir şey olmadığı için tek övünç kaynağı odur çünkü. Geldiği gibi gidebileceğini, baki olmadığını da bilmez doğal olarak. Zenginliğin vermiş olduğu asalet ile görgü ile (para falan övmüyorum da yetişilen çevre açısından gayet elit bir çevre olur genellikle) büyüyen insanların yanında o kadar sırıtır ki beyazlar içindeki tek siyah olarak göze çarpabilir.
Başka çeşit yozlar da hem alt tabakadan gelip üste yerleşme çabasına giren, hem de üste girerken altta sahip olamadığı şeylere üstte sahip olunca sürekli dilinden düşürmeme durumu var. İki gıdım yabancı dil bilgileriyle sürekli araya yanlış yanlış telaffuzlarla sokuştururlar. Bir şeyi biliyor gibi boş boş konuşup aslında ne kadar bilmediklerini gösterirler.
-Messi süper oynadı akşam ya
*Hehehe evet 20 sayı attı di mi? Ben Amerika'dayken izlemiştim onu. Harika bi' wonderkid. Megnifisant top çeviriyo.
-Messi futbolcu.
*Hıı.
Yaptıkları bir işle o kadar övünürler ki, anlatırken dünyayı kurtarmak bir yana, güneşteki patlamaları sol eliyle önlerken sağ ayağıyla da ekseni kayan Plüton'u Güneş Sistemi'ne sokmaya çalışmış sanki. Öyle bir övme, öyle bir böbürlenme. Bir de takdir beklerler. Takdir görmeyince, kendi yeterince takdir ediyor kendisini zaten, sizi ezerler. Kırk yılda bir iş başarmışlardır ve bunu her detayıyla anlatırlar. Sizi dinlemezler, sallamazsınız, devam ederler. Her yerde kendini belli eden yoz, aslında statü aratmaksızın yozdur. Anahtar kelimeleri veriyorum: eşek, altın, semer.
Sözün özü mü? Bu "yoz"lar hiç gitmemişti. Benim aklıma sadece kelime oyunlu başlık geldi. Çok yaşa Ege Çubukçu.
Öperim, görüşürüz.
Güneşi De Mi Sattın Tayyip Yaz Gelmiyor!
Son günlerde en çok güldüğüm cümlelerden biri bu. Ha hayır beklendiği gibi siyasi bir içerikle karşınıza çıkmayacağım. O günler de olur inşallah da şu an için sadece havalardan dert yanmak istiyorum. Kardeşim! Sayın yetkili merci! Kime ve nasıl sesleneceğimi bilmiyorum ama, bu havalar ne olacak yahu? Bu konuya parmak basmayan bir tek ben kalmıştım hayırlısıyla ona da bulaşmış bulunmaktayım. Neden yaz gelmiyor? Haziran'ın 342'si geldi hala bir yağmur çabaları, aman efenim bir gök gürlemeleri, yok efendim bir bulutlanmalar, efendime söyleyeyim bir hareketlenmeler falan. Ne oluyor yahu? Kime bu afra tafra? Küresel Isınma diyorlar da küresel soğuyor efenim. Hangi ısınma? Isındığı için mi soğuyoruz? Buzullar mı yapıyor bunları? Ozon mu dertli bizimle? Penguenler mi yapıyor bunu? Kutup ayıları mı üflüyor da ısıtıyor? Sıcak denizlere inme politikaları mı var?
Tamam Sevgili Yiğit Özgür'ün efsaneleşmiş bu karikatüründeki gibi 3400 Fahrenayt da olmasın da gene kararında olsun ya. Yaz dediğin yazın olur. Kışın yaz mı olur? Ayva da çiçek açtı ben bile çiçek açtım yaz gelsin diye. Yok efendim hala gelen giden yok. Böyle yaz olmaz. Ben bu ayı Haziran olarak kabul etmiyorum. Yaz gelene kadar yazmayacağım. Yaz derse yazarım. Aç dersen açarım. Kutumda büyük, kutupta sıcak hissediyorum. Baha'nın dediği gibi "Kutupta yaz gibi özledim seni". Çok özledim n'olur geri dön. Ha dön deriz yapış yapış sucuk gibi terleriz bu sefer de. Dengemiz yok çok şükür. Şöyle orta karar bir şey olsun, serin sıcak bir arada. Tövbe estağfurullah neler ister olduk. Allah'ım sen konuyu biliyorsun amin.
Öperim, görüşürüz.
Tamam Sevgili Yiğit Özgür'ün efsaneleşmiş bu karikatüründeki gibi 3400 Fahrenayt da olmasın da gene kararında olsun ya. Yaz dediğin yazın olur. Kışın yaz mı olur? Ayva da çiçek açtı ben bile çiçek açtım yaz gelsin diye. Yok efendim hala gelen giden yok. Böyle yaz olmaz. Ben bu ayı Haziran olarak kabul etmiyorum. Yaz gelene kadar yazmayacağım. Yaz derse yazarım. Aç dersen açarım. Kutumda büyük, kutupta sıcak hissediyorum. Baha'nın dediği gibi "Kutupta yaz gibi özledim seni". Çok özledim n'olur geri dön. Ha dön deriz yapış yapış sucuk gibi terleriz bu sefer de. Dengemiz yok çok şükür. Şöyle orta karar bir şey olsun, serin sıcak bir arada. Tövbe estağfurullah neler ister olduk. Allah'ım sen konuyu biliyorsun amin.
Öperim, görüşürüz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)