Somebody Something, Same Body Same Thing















18 Haziran 2011 Cumartesi

Yoz Geldi Her Gece Kulüpte Yine Yoz Geldi Vur Şişenin Dibine

    Malumunuz bir önceki yazımda bahsettiğim gibi yaz gelmemiş olsa da okullar vesaire kapandı tatil sezonu başladı. Tatile gidenler gitti gidemeyenler kaldı sap gibi. Tatile giden de gitmeyen de yazı fırsat bilip gece kulüplerine akmak istiyor, akanı var kokanı var. Eğlenmek de bilinmesi gereken bir icraattir arkadaş. Eğlenmesini de bileceksin. İnsan nasıl parası var diye o kadar zevkli de ilan edilmiyorsa, en güzel gece kulübüne gittiğinde eğlenemeyen insanlar da var. Olabilir. "Bilmiyorsan gitme be!" de denmez. Gidene kapıda kültür sormuyorlar.

-Eğlenmesini biliyor musunuz?
*Hehehe size ne ki parasını verdim giricem.
-Ha olmaz öyle.
*E napmamız lazım?
-Şuraya geçin siz, 20 soruluk test var. Çözün onları. 2 yanlış bir doğruyu götürecek. Süreniz 5 dakika.
*N-nasıl ya? Çalışmadık ama biz.
-Seneye tekrar girersiniz o zaman.
*Hö?







    Kelime anlamı ile "yoz"; yozlaşmış kimse demek. Amma açıklama yaptım ha. Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan anlamına geliyor. Ama benim kullanmak istediğim anlamı; basit, adi, sıradan, bayağı, amiyane, banal. Yozluk parayla değil. Herkes yoz olabilir. Ha ama paralı yozlar en fenaları. Diğerine görmemiş etmemiş dersin geçersin. Bunun hem görmemiş hem de paralı olanı var ki en fenası. "Sonradan görme" diye tabir edilen bu cins bulup bulabileceğiniz en fenası. Zevksiz olacağı için parasını, parası olmayan bir insanın bile yatırmayacağı şeylere yatırır. Paranın verdiği güç(!) ile sağa sola saldırır. Abartı hareketler sergiler. Malıyla övünür. Hayatta başka övüneceği herhangi bir şey olmadığı için tek övünç kaynağı odur çünkü. Geldiği gibi gidebileceğini, baki olmadığını da bilmez doğal olarak. Zenginliğin vermiş olduğu asalet ile görgü ile (para falan övmüyorum da yetişilen çevre açısından gayet elit bir çevre olur genellikle) büyüyen insanların yanında o kadar sırıtır ki beyazlar içindeki tek siyah olarak göze çarpabilir.


    Başka çeşit yozlar da hem alt tabakadan gelip üste yerleşme çabasına giren, hem de üste girerken altta sahip olamadığı şeylere üstte sahip olunca sürekli dilinden düşürmeme durumu var. İki gıdım yabancı dil bilgileriyle sürekli araya yanlış yanlış telaffuzlarla sokuştururlar. Bir şeyi biliyor gibi boş boş konuşup aslında ne kadar bilmediklerini gösterirler.

-Messi süper oynadı akşam ya
*Hehehe evet 20 sayı attı di mi? Ben Amerika'dayken izlemiştim onu. Harika bi' wonderkid. Megnifisant top çeviriyo.
-Messi futbolcu.
*Hıı.

    Yaptıkları bir işle o kadar övünürler ki, anlatırken dünyayı kurtarmak bir yana, güneşteki patlamaları sol eliyle önlerken sağ ayağıyla da ekseni kayan Plüton'u Güneş Sistemi'ne sokmaya çalışmış sanki. Öyle bir övme, öyle bir böbürlenme. Bir de takdir beklerler. Takdir görmeyince, kendi yeterince takdir ediyor kendisini zaten, sizi ezerler. Kırk yılda bir iş başarmışlardır ve bunu her detayıyla anlatırlar. Sizi dinlemezler, sallamazsınız, devam ederler. Her yerde kendini belli eden yoz, aslında statü aratmaksızın yozdur. Anahtar kelimeleri veriyorum: eşek, altın, semer.

    Sözün özü mü? Bu "yoz"lar hiç gitmemişti. Benim aklıma sadece kelime oyunlu başlık geldi. Çok yaşa Ege Çubukçu.

Öperim, görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder