Somebody Something, Same Body Same Thing















13 Şubat 2011 Pazar

Tatil Değerlendirme Becerisi

    Tatil, değerlendirmesi zor bir zanaattir. Her boşluğa tatil diyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Ona bakarsak haftasonu da tatil, bayram da tatil, işe/okula gitmediğiniz bir gün de tatil. Ama öyle olmamalı işte. Tatil, kıymetini bilmeniz gereken, bilemediğinizde ise sizi daha çok yoran bir olguya dönüşebilir. Boş boş evde oturabilirsiniz, kültür gezisi yapabilirsiniz, eğlenmeye çıkabilirsiniz, başka bir şehire/ülkeye gidip boş boş otelde oturabilirsiniz, ve yine gezebilir ya da eğlenmeye çıkabilirsiniz. Ne kadar sınırlı değil mi?





















    Yaz tatili, özellkle öğrencilerin ve öğretmenlerin en sevdiği tatil olsa gerek. 3 ay hiçbir şey yapmayacak olmanın verdiği hafiflik paha biçilemez. Ama, düşünmemiz gereken bu tatili nasıl değerlendireceğimiz. 3 ay boş oturan bir öğrenci insanı, hiçbir deniz kenarı mekana ya da ne bileyim yazlığa falan gitmiyorsa, ne anlar o tatilden? Büyükşehirin cehennem gibi sıcağı altında, hatta evin içinde oturduktan sonra ha 3 ay ha 4 ay ne fark eder ki? Okulda iki aksiyon olur eğlenir en azından. Evde ne yapıyor? Malak gibi oturmaca. O kadar! Ha birkaç arkadaşını organize eder, ne bileyim Bodrum'a, Antalya'ya ya da daha farklı takılmak istiyorsa ülke dışına falan çıkabilir. Karışan yok, görüşen yok, arayıp soran yok, kafasına göre takılabilir. Daha ne ister?

    Sömestr tatili, nedense hiçbir zaman ısınamadığım tek tatildir. Çok manasız da gelir. Tatili betimlediğim şey deniz, güneş, kum üçlüsü olunca, kışın Uludağ'a, Kartepe'ye, Kartalkaya'ya, Palandöken'e gitmek ziyadesiyle anlamsız benim için. 9 kat giyinip karın tepesinde soğuktan bir taraflarım uyuşa uyuşa düşüp kalkınca zevk alamıyorum demek ki. Bilemedim. Hep sömestr çabuk geçsin istemişimdir. Tatile gitmeyenler için ise burada Murphy Kanunları devreye giriyor. Kar, tatilin ortasında başlar, sonunda biter. Okul başladığı anda her yer tertemizdir, ne kar ne soğuk. Lanet!




   Bayram tatili, nispeten daha anlamlıdır. Bayramın anlamı değil kastettiğim, içerik bakımından, ne bileyim akraba falan ziyaret edilir, gerekirse para toplanır (hala veriyorlarsa tabi), gezilir falan. En nihayetinde gene yapılan çok bir aktivite yoktur aslında. Ha aileniz gezme meraklısıysa, şehirdışı yurtdışı yine geziler tatil planları ayarlamışsa onlarla gidebilir, yeni yerler keşfedebilirsiniz. Sözü dönüp dolaşıp illa şehirdışına getirmem gözlerden kaçmamış olabilir. Neden böyle olduğumu bir ara araştıracağım. Her neyse.

   İzin, ya da boş gün tatili, sanırım en sevdiğim tatil. Okul zamanı herhangi bir günüm boşsa, hele ki bu gün haftasonu ile birleşen cinstense (Pazartesi/Cuma) tadından yenmez. Gezebileceğiniz arkadaşınız falan varsa, bu durumu rutine bağlayıp her yeri tavaf edebilirsiniz. Ertesi gün okulun olmadığını bilerek gece yatmak, dünyada tadılması gereken zevklerden biri. Bungee-jumping tadında bir zevk olmasa da yeterince tatmin edici. Ha bir de Cumartesi günü sabahın körüne alarm kurup okul var sandığınızda o günün tatil olduğunu anlayıp geri yatarsınız ya, dünya o zaman daha bir güzel görünüyor insanın gözüne.





    Tatil, bir insanı tanıyabileceğiniz en güzel fırsatlardan biri. Bir arkadaşınızla tatile çıkıp nasıl birisi olduğunu tanıyabileceğiniz gibi, bir tatil boyunca neler yaptığını sorarak gözlemleyerek de genel olarak karakter analizi yapabilirsiniz. Üşengeç mi, gezenti mi ya da ne bileyim kültürel sanatsal herhangi bir faaliyete meraklı mı bunu fark edebilirsiniz.

    Tatilinizi güzel değerlendirin, tatil için boşluk yaratıp bir de değerlendirememek, sıcak havada buz gibi bir bardak kolayı kuma boca etmek gibidir! Heba etmeyin!

1 yorum: